“Hayalet trafik” nedir? Neden hiçbir engelin olmadığı yolda trafik sıkışıyor?

Hayalet Trafik Sıkışıklıkları ve Trafik Yılanları

Hepimizin başına gelmiştir; yoğun bir trafik kuyruğunda ilerlerken birdenbire sıkışıp kalırsınız ve önünüze geçildiğinde bir kaza veya engelle karşılaşmazsınız. Peki, bunun sebebini merak ettiniz mi? Muhtemelen “hayalet trafik sıkışıklığı” ya da “trafik yılanı” olarak adlandırılan olgunun içinde bulunmuşsunuzdur.

Görünürde sebepsiz bir şekilde oluşan bu sıkışıklıklar, akışkan dinamikleriyle şaşırtıcı derecede iyi bir şekilde açıklanabilir. Matematikçi ve trafik modeli uzmanı Benjamin Seibold, bu olguyu, “parçalarının toplamından daha büyük, kendi kendini sürdüren bir fenomen” olarak açıklıyor. Trafikte küçük bir değişiklik, kilometrelerce geriye doğru yayılan dur – kalk dalgalarına dönüşebilir.

Düşük yoğunluklu bir yolda, bir sürücünün hafifçe fren yapması genellikle diğer araçları etkilemez. Ancak araçlar belirli bir yoğunluğa ulaştığında – örneğin birbirine 35 metreden daha yakın olduklarında – sistem daha hassas hale gelir. Küçük bir yavaşlama, arkadaki sürücülerin fren tepkisini artırarak bir tür “şok dalgası” oluşturur. Bu dalgalar, otoyollarda birkaç kilometre boyunca ilerleyebilir ve trafiğin tamamen durmasına neden olabilir.

Bu tür sıkışıklıklar özellikle otoyol birleşme noktalarında veya görünürde bir engel olmadan sürekli akış halindeki yollarda meydana gelir. Şaşırtıcı bir şekilde, bu fenomen hemen hemen her ülkede benzer özellikler gösterir ve sürücülerin bireysel davranışları dalganın yayılma hızını genellikle etkilemez.

Ortalama Dalga Süresi ve Uzunluğu

Dresden Teknoloji Üniversitesi’nden Dirk Helbing‘e göre, dur – kalk dalgaları dünya genelinde incelenmiş ve ortalama dalga süresinin 4 ila 20 dakika, dalga uzunluğunun ise 2,5 ila 5 kilometre arasında olduğu belirlenmiştir.

Bu sıkışıklıkları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da, sürüş alışkanlıklarını iyileştirmek sıkışıklıkların etkisini azaltabilir. Daha fazla mesafe bırakmak, gereksiz fren yapmaktan kaçınmak ve hız değişimlerini minimize etmek, hayalet sıkışıklıkların yayılmasını önlemek için önemli adımlardır. MIT’den Berthold Horn, sürücülerin önde ve arkada araçlar arasında dengeli bir mesafe korumasının trafiği daha akıcı hale getirebileceğini belirtmektedir.

Sonuç olarak, trafik yoğunluğu kritik bir eşiği aştığında, küçük bir hız değişikliği bile büyük bir sıkışıklığa neden olabilir. Bu yüzden sadece kendi sürüş stilimize dikkat etmek değil, trafiğin bütünsel işleyişini anlamak da önemlidir.

Related Posts

Ünlü otomobil markası kullanıcılarına tazminat ödeyecek! Türkiye’de de satılıyor

Stellantis, 1.0 ve 1.2 litrelik PureTech motorlarda yaşanan arızalar nedeniyle araç sahiplerine tazminat ödeyeceğini açıkladı. Mart 2024 itibarıyla garanti süresini uzatacak olan şirket, belirli onarım masraflarını karşılayacak. Ancak, Türkiye’deki araç sahiplerinin bu tazminat hakkından nasıl yararlanacağı henüz belirsiz.

Elon Musk’ın “Robotaxi”si engele takıldı

Tesla’nın, otonom araç projeleri kapsamında kullanmak üzere “Robotaxi” kelimesi için yaptığı marka tescil başvurusu, ABD Patent ve Marka Ofisi (USPTO) tarafından reddedildi. Kararın gerekçesi, terimin sektörde çok genel ve tanımlayıcı bir ifade olarak kullanılması. Başvurunun “sadece tanımlayıcı” olduğu belirtilerek, Tesla’nın bu kelimeyi ticari marka olarak tescil ettirmesi uygun bulunmadı.

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Araştırmacılar, canımızın nasıl tatlı çektiğini anlamanın obeziteyle mücadeleye yardımcı olabileceğini söylüyor.

D Tech Cloud IDC Türkiye, CIO Summit 2025’te ‘platinum sponsor’ olarak yer aldı

Teknoloji firması D Tech Cloud, 7-8 Mayıs tarihlerinde Sapanca’da düzenlenen IDC Türkiye CIO Summit 2025’te platinum sponsor olarak yer aldı.

Spotify’dan yeni özellik: İstenmeyen şarkılara 30 günlük erteleme

Spotify’dan yeni özellik: İstenmeyen şarkılara 30 günlük erteleme

Araştırma sonuçları yayımlandı: Bebeklerin ilk adımında genetik ve çevre etkisi

Yeni bir araştırma, bebeklerin ilk adımlarını ne zaman attığının sadece çevresel koşullara değil, aynı zamanda genetik mirasa da bağlı olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya göre bebeklerin 9 ila 15 ay arasında yürümeye başlamasında hem genetik hem çevresel etkenler birlikte rol oynuyor.